İspanyollar Peru Topraklarından Ülkelerine getirmişlerdir.
Kristof Kolomb’un izinden giden İspanyollar Peru topraklarında İnka hazinelerinin yanı sıra patatesi de ülkelerine getirmişlerdir.
Kumandan Pizzaro, 1535 yılında patatesi İspanya kralına takdim etmiştir ama kral bu yumrudan pek hoşlanmamıştır.
Sir Walter Raleigh Virginia’da patatesi yeniden keşfetmiştir.
Ancak bu kez İngilizler patatesi çok sevmişlerdir. Zamanla İtalya’da, Almanya’da, Rusya’da ve Fransa’da patates tarımı başlamıştır. Ancak İngilizlerin aksine bu ülkelerde bu ürün hayvan yemi muamelesi görmüştür. Bir tek fakir çiftçiler patatesten kendilerine yemek yapmışlar.
Patates, İngiltere ve diğer Avrupa ülkelerinde yaygınlaşmaya başladı.
Özellikle İrlanda'da, patates hızla popüler hale geldi ve önemli bir besin kaynağı oldu. İrlanda, patatese dayalı tarımsal üretimi artırdı ve halkın temel besin maddesi haline geldi. Ancak, İrlanda Patates Kıtlığı (1845-1852) olarak bilinen patates hastalıkları nedeniyle büyük bir felaket yaşandı. Milyonlarca insan öldü veya göç etmek zorunda kaldı.
Soğuk iklimli Almanya’da halkı açlıktan kurtaran patates olmuştur, Keiser II. Wilhelm köylülere patates yetiştirmeyi zorunlu kılmıştır.
Antoine-Augustin Patatesi Mutfak ile tanıştırmıştır
Patatesi mutfakla tanıştıran Fransız Parmentier olmuştur. Aynı zamanda subay olan Parmentier, patatesin askeri faydaları üzerine ciddi araştırmalar yapmıştır. O dönemde Avrupa’da baş gösteren kıtlık tehlikesi üzerine patates “nimet” olmuş, üzerine bilimsel kitapçıklar yayınlanmıştır. Sonunda Fransa Kralı, Parmentier’e Paris civarında tarlalar tahsis etmiş ve düzenli yetiştirilmeye başlanmıştır.
Türkiye'ye Jön Türklerin Etkisiyle girmiştir
Türkiye’ye 19. Yüzyılın sonlarına doğru Jön Türklerin Avrupa özentisi olarak gelmiş, İstanbul’da egzotik bir yiyecek olarak yaygınlaşmıştır. 1800’lerin sonlarında yıllık beş bin ton ithal edilir olmuş. “İthal ikamesi” olarak İstanbul Karadeniz kıyılarında ve Sakarya nehri vadisinde Akova’da patates yetiştirilmeye başlanmıştır.
1895 yılında Alman uzman Dr. Hermann Adapazarı civarında bir deneme istasyonu kurmuş, şimdi yetişen cinsleri geliştirmiştir. Türk mutfağına geç girmesine karşın çok sevilmiş ve yayılmıştır.
Bugün patates mutfaklarımızın, özellikle çocuklarımızın vazgeçilmezi olup, her ülkenin mutfağında yerini almıştır. Orijini tek olduğu için, farklı ülkelerdeki adları da birbirinden türemiş. Fransızca patate, İtalyanca patate, İngilizce potatoes, İspanyolca patatas olarak geçmiştir. Almanca kartoffel, Rusça kartofel veya kartoşka denir. Yerin altında yetiştiği ve elmaya benzediği için olsa gerek, Fransızlar “yer elması” anlamında “pomme de terre”, Almanlar “Erdapfel” demektedirler. Bundan ötürü, kızarmış patatese verilen isim “pommes frittes”, “kızarmış elma”dan gelmektedir. Türkiye genelinde ise adına “patates” denirken, kuzey doğuda patatesi Ruslardan tanıyan bölgelerde adı “kartol”dur.